17 Mayıs 2011 Salı

Günah..

Sen 'Günaydın!' diyemediğin için, aymayacak bu günüm
Buz tutacağım sanki karanLıkta, 
İkLim üşütecek ve tanrının işidir deyip geçeceğiz.
Yüreğinden yüreğime,
AteşLi yoLdan uzanır günah;
Dokunsan bana, 
Dört büyük günahtan oLacağım..
Işığa eğiLsem dört büyük tanrıyı kızdıracağım..
Yerin üstünde bir örtüdür gök,
Sıyırsan eLbisemi, yükseLiriz,
Bizi göremezLer..
Uçarsak inanmazLar gerçek oLduğumuza;
Sana Mesih,
Bana da beLki Meryem derLer..
Büyük şeyLer oLur, gitme bu sefer,
OLur ya ikna oLur herkes,
Bir tanrıyı daha kaLdıramaz bu evren..
Gidersen gidecek,
Kuruyacak insan soyu;
Gidecek 'içimden' yaratıLdığım duygusu,
İçimden parça parça sökmem gereken..


Şeydâ FaLanfiLan..

14 Mayıs 2011 Cumartesi

KIRIK..

      Bazı günler çok iyiyim. Bazen çok güçlüyüm. Kimi günler çok gülüyorum, kimi zaman sahiden mutluyum, umutluyum.. Ama bazı günler, kendimi gerçekten paramparça hissediyorum.. Bugün o günlerden biri.. Sanki hiç yıkılmadık ve sonrasında bin bir çabayla toparlanmadık, sanki hep yıkıktık, hiç mutlu gün geçirmedik gibi hissediyorum. Ne zaman güzel şeylere sahip oLdum, ne kadar elimde tutabildim sonra ne zaman bir anda kaybettim, hatırlamıyorum gibi hissediyorum..  Hiç böyle bir şeyler hissettin mi..?


      Böyle durumlarda hep, ne yapacağımızı bilmiyor oluyoruz.. Ama her seferinde yapacak ve anı kurtaracak boktan bir şeyler buluyoruz. Ya sonra, sonra ne oluyor? Erken büyümeye başladığım o günlerden bu yana, dünyadan anladığım gerçek tek bir şey oldu: Yalnızlık.. Değil aşk, değil mutluluk, değil hayır, anlamının peşinde koşturduğum hiçbir şeyin gerçek hayatta karşılığı yok. Hepsi beynimin ucundaki hayalet düşünceler, hepsi ruhumda iz bırakan sanal yaralar..Beni ağlatan, beni yaralayan, kalbimi bu denli kıran, parçalayan, beni dile gelmeyen çaresizliğe düşüren, 'Of neresinden başlayayım da anlatayım ki, boşver.' suskunluğuna boğan, yedi yirmi dört kızdığım şey o çok özel insanlar değil, kendim de değilim, yalnızlık.. Midemdeki bu tiksinti verici boşluk onun eseri, ve geri kalan iflah olmaz her şeyin.. İşte tek gerçek bu, işte edebiyat yapınca göze güzel görünen boktan hayatım..

      Ve bil ki, bu hiç kimsenin hayatımda olmadığı bir yalnızlık da değil bu.. Bu 'O kadar çok insan var ki yalnızlığımın altında, o kadar çok ismi olup kendisi hiç olan insanın izi var ki hayatımda..' gibi bir yalnızlık.. Birileri bana bir şeyler yapmak istiyor, hissediyorum.. Bu her olduğunda bunu hissediyorum, ama asla engelleyemedim.. İşte yine oluyor, yine ne yapacağımı bilmeyerek beni en boktan seçeneği işaretlemeye mecbur edecek şey yine oluyor, ve ben yine engelleyemeyeceğim...


Şeydâ FaLanfiLan..

3 Mayıs 2011 Salı

En Sevdiği Filmin Karesinden Fazlası Olamadığı Hayat İçin Paralananlar..

" Bazı sabahlar umudun ve yaşamak fiilinin (veya zarfının, kullanılışa göre) dibine vuruyoruz. Nedendir bilmem, hep sabaha karşılarda karşılaşıyorum samimiyetsiz, çirkin yılgınlıklarla.. Hıh, insan yaşayan canlılar arasında en sahtekârı, en yüzsüzü.. En yalancısı, en utanmazı.. Ve var oluş bilincinin ızdırâbını yaşamaya en müsait olanı.. Ne diye bahaneler yaratır ki kendine, ille de hayata sığınayım bir kıyısından diye. Her fırsatta siktir eden sevgilinin ayağına her seferde gider misin, insan koşa koşa gidiyor hayata.. Bir insan evladı yok mudur aranızda, 'Lan ben kırıldım, kırdılar yüreğimi, umudumu yok ettiler! Tahammül edemem artık aranızda durmaya, siktir olup gidiyorum hiçliğime.' diye haykırsın, sonra da sessizce terk etsin bizi; tüm bu ikiyüzlü, tüm 'kafayı ayakta kalmakla bozmuş','hayatta kalmayı kendine görev addetmiş' bu çirkin maskeleri bir çırpıda çizgileyip sessizce uzaklaşacak bir babayiğit.. Bu insanların yeni bir sayfa açmakla derdi ne, anlamak güç. Aynı kalemlerle yazılan yeni sayfalar.. Kim farklı sonlar hayal ediyor, kendini mutluluğun yolda olduğu yalanına inandıracak kadar salak olan kim, bazen akıl almıyor (genelde HAY* kafası yaşadığınız zamanlar).. 


Korkuya mahal yok, hayat bunları da önemsemiyor. Kimse hazzın ve mutluluğun nirvanasına ulaşamadı. Tüm zevkleri tadan da, din ayağına hepsinden vazgeçen de,  ömrünü sorgu-sualle bilip öğrenmekle veya ömrünü derin bir uykuda geçiren de.. Ölmeden hemen evvel tiksinti verici bir boşluktan fazlasını hissetmeyecekler. Ruhların bedenle birlikte sona kavuştuğu ana kadar alabileceğiniz ve verebileceğiniz tek bir şeyin bulunmadığı bir var oluşta; ölümün netlik ve sonucu açıkça sunan dürüstlüğü, anlam kargaşaları ve sahte idealarla kuşatıldığımız yaşamın sürecesinden niçin daha korkutucu olsun ki? "


*HAY: Hiçbir şeyin Anlamı Yok tribi.
Editörün Notu: İntihar edecekseniz mantıklı bir sebep bulmakla vakit kaybetmeyin.
Editörün Notu 2: Uygun resmi bulabilmek için 'varoluş'u google görsellerde arattım, evet, ne olmuş?


Şeydâ Falanfilan..


                                                 Resim: Salvador Dali